15 Temmuz Cuma akşamı darbe haberini aldığımda dışarıdaydım, kamyonların, belediye otobüslerinin ve polisin kapadığı yollardan zorlukla evime ulaştım. Herkes o anı ve devamındaki birkaç saati çok farklı streste yaşadı, ölen vatandaşlarımız oldu. Devamında evimizin pencerelerini titreten jet sesleri, özellikle Ankara’da bomba sesleri, bazı ilçelerde silahlı çatışmalar, gitgide yayılan şiddet hepimizi dehşete düşürdü. Ne oldu hala daha anlamış değiliz. Hafta sonu sokağa çıkmaya korktuk ve haftanın ilk sabahı hepimiz işlerimize ve normal hayatımıza devam etmek zorundaydık. İşlerimize gittik. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyoruz, endişe ve güvenlik sorunu yaşıyoruz.
Peki, bu endişe verici durumun içinde, normal olmayan bir ortamda “normal” hayatlarımızı nasıl sürdürebiliriz?
EN İYİ YAPTIĞIMIZ İŞİ YAPMAYA DEVAM EDELİM
Öncelikle en iyi yapmayı bildiğimiz şeyleri yapmaktan vazgeçmemeliyiz. Bu işimiz de olabilir, bizi rahatlatan bir şeyler de olabilir, yaptığımız bir spor, bir hobi de ya da anne-baba olmak gibi aile rollerimiz bile olabilir. Çünkü bizi ayakta tutabilen en büyük güç tutkularımızdır. Şu anda tam olarak anlayamadığımız bir dönemden geçiyoruz. Dolayısıyla nasıl faydalı olabileceğimizi, neye inanacağımızı bilemiyoruz. O yüzden öncelikle yapmamız gereken şey en iyi yapmayı bildiğimiz şeyleri yapmaya devam etmek. Uzun zamandır blog yazısı yazmamıştım. Tam da bu fikir aklıma geldiği anda yazmaya motive etti beni. Üretmek ve yaratmak bizi hayata bağlayan bir şeydir. En iyi yaptığınız işi yapın ve üretmeye devam edin.
ÖFKEMİZİ ATACAK BİRŞEYLER YAPALIM
Haberlerden, sosyal medyadaki vahşet görüntülerinden, birbirinden uzaklaşmış iyice kutuplaşmış halkı görmekten, çevremizdeki insanlardan, kendimizi anlatamamaktan, güvende olduğumuzu hissedememekten ve daha birçok sebepten dolayı endişe, kaygı, korku ve öfke yaşıyoruz. Bunlar vücudumuzda biriktikçe bir kısır döngü yaşayıp çok sinirli ya da çok kaygılı olabiliyoruz. Beynimizden geçenleri kontrol etmekte zorlanıyoruz. Fakat unutmayalım ki beynimiz bizi kontrol etmiyor, biz beynimizi kontrol ediyoruz. Beynimizdeki olumsuz düşünceleri susturmanın en güzel yolu da vücudumuzu çalıştırmaktan geçer. İçinizde biriken duyguları atacak bir yöntem geliştirin. Bu; evi temizlemek, arabanızı yıkamak, koşmak, yorgan yastığı tekmelemek, yastığın içine bağırmak, arabanızda müziği sonuna kadar açıp bağırmak (camlar kapalıyken ve park halindeyken), evdeki dolapların içini derlemek toplamak, uzun bir yürüyüşe gitmek, yoga yapmak, pilates yapmak, boks antrenmanı yapmak, yüzmeye gitmek olabilir. Ben öfkemi dans ederek atıyorum. Çok hafifliyorum. Mutlaka kendinizi rahatlatabileceğiniz bir yönteme başvurun.
RUHUMUZU VE VÜCUDUMUZU RAHATLATACAK BİRŞEYLER YAPALIM
Öfkenizi attıktan sonra rahatladınız ama iyice dinginleşmek de için bir şeyler yapmalısınız. Sevdiğiniz bir türden müzik dinleyebilir, uzun bir uyku çekebilir, meditasyon yapabilir, küveti doldurup içine girebilirsiniz, masaj yaptırabilirsiniz (illa bir salona gitmenize gerek yok, birisinden rica edebilir hatta kendiniz bile yapabilirsiniz), nefes egzersizi yapabilir, ya da kitap okuyabilirsiniz. Herkesin yöntemi farklı olacaktır ama mutlaka ruhunuzu ve vücudunuzu rahatlatın. Emin olun zihninizde netleşecek ve daha rahat düşünebileceksiniz.
DOĞAYA ÇIKALIM VE DOĞAYI “DİNLEYELİM”
Doğaya çıkın, evinize yakın bir parka, özellikle İstanbul’da yaşayanlar için deniz kıyısına gitmek çok kolay. Doğada vakit geçirin, doğayı dinleyin ve fark edin. Kuşların ötüşünü, rüzgarda ağaç yapraklarının sesini, denizin dalgalarını, güneşi, gökyüzünü, bulutları, toprağı ve çimeni fark edin. Duyularınız ile hissedin. Emin olun zihniniz daha da genişleyecektir. Doğada yürüyün ya da ayakkabılarınızı çıkarıp toprağa çime basın, ya da bir bankta oturun. Parkta oynayan çocukları veya çocuklarınızı izleyin. Çocukları hatırlayın. Onlarla vakit geçirin ve bilin ki böyle zamanlar onlar için çok daha karmaşık. Doğadayken aklınıza belki bazı konularla ilgili fikirler gelecektir, onları dikkate alın ve not alın. Doğayı dinlerken bize gelen mesajlar bizim iç sesimizden gelmektedir. Kulak arkası etmeyin.
SOSYAL MEDYADA VE TELEVİZYONUN ÖNÜNDE HARCADIĞIMIZ ZAMANI KISITLAYALIM
Sosyal medyada ve televizyondaki haberlerde sürekli paylaşılan negatif paylaşımlar, insanların birbiriyle tartışmaları, bazen yakınınızdaki insanların sizden farklı düşünceleri stres ve öfke yaşamanıza neden olacaktır. Kendinize belirli bir zaman ayırın ve sadece o saatlerde sosyal medyaya girin. Ya da telefonunuzdaki bildirileri kapatın ve sessize alın. Belirlediğiniz bir saatte kontrol edin. Özellikle sosyal medyadaki hızlı haber akışı hem aklımızı karıştırıyor hem de zihnimizi bulandırıyor. Kendimizi ekranların önünde robotik hissediyoruz ve o an hiçbir iş de yapamaz oluyoruz.
BESLENMEMİZE DİKKAT EDELİM
Bedenimize ne koyarsak bizde ona dönüşürüz. Bize iyi gelecek ve enerjimizi artıracak gerçek gıdalar tüketmemiz hem hafif hissetmemizi sağlayacaktır hem de bizi yorgun hissettirmeyecektir. Size mutluluk veren gıdalardan da uzak kalmayın ama. Katı diyet kurallarınızı bu dönemde uygulamakta zorlanabilirsiniz. Kendinize nazik davranın.
SEVDİKLERİMİZİ İHMAL ETMEYELİM VE ÇOCUKLARIMIZI OLUMSUZ DURUMLARDAN KORUYALIM
Sevdiklerinizi ve ailenizi ihmal etmeyin. Karşınızdaki kişinin de sizin kadar stresli olabileceğini unutmayın. Birbirinize iyi davranın. Çocuklarınızı yaşanan stresten ve özellikle şiddet içerikli haberlerden ve sosyal medyadaki olumsuz haberlerden uzak tutun ve onları koruyun. Çocukken yaşanan olayların ileriki yaşlarda bireyleri etkilediğini unutmayın. Onlara var olan durumla ilgili gereğinden fazla açıklama yapmayın ama endişelerini dinleyin ve kısa cevaplarla detaya girmeden meraklarını giderin. Çocuklarınız ile vakit geçirin, onları parka çıkarın ya da evde kaliteli vakit geçirin. Yaratıcılıklarını artıracak aktiviteler yapın. Bu tarz aktiviteler çocukların duygularını da ifade etmelerine yarar.
ARAŞTIRMA YAPALIM
Neler yapabileceğiniz ile ilgili araştırma yapın. Olayların bir şekilde gerçek yüzünü öğrenmeye çalışın, her gördüğünüz sosyal paylaşımı kaynağı belli olmadan doğru diye kabul etmeyin. Biliyorum bu dönemde o kadar zor ki, ilk anlardan itibaren gördüğümüz birçok haberin asılsız olduğunu da öğrendik. Hala daha birçok şey aydınlığa kavuşmadı. Katılabileceğiniz bir grup bulabilir ve fikirlerinizi paylaşabilirsiniz.
SEVGİ, ANLAYIŞ VE İNSANLIĞIMIZDAN ASLA VAZGEÇMEYELİM
Unutmayın, bu güne kadar hiçbir şey kavga ve nefretle çözülmemiştir. Sevmekten asla vazgeçmeyin. Herkesin farklı olduğunu kabul etmemiz ve herkese saygı duymamız gerekiyor. Hiç kimse, eşiniz, anneniz, çocuğunuz ve en iyi dostunuz bile sizinle %100 aynı fikirde olamaz. Hepimiz eşsiz varlıklarız ve farklıyız. Yapabileceğimiz tek şey saygılı ve anlayışlı olmaktır. Yardıma ihtiyacı olana yardım etmekten, duygularınızı hissetmekten ve insanlığınızdan asla vazgeçmeyin. Karanlıktan aydınlığa elbet çıkılacaktır. Bulutlar hep gelip geçicidir ama güneş hep kalıcıdır.
Sevgiyle kalın, hepinizi çok seviyorum.