Ben disleksiyim, iki üniversite bitirmeme ve üçüncüsüne başlamamış olmama rağmen“dis-lek-si-yim” bazen bunu yazarken bile üç kez düşünüyorum. Kulağa komik hatta tuhaf gelebilir, ancak gerçek bu. Okulda yüksek sesle bir şeyler okumaktan hep ödüm patladı. O yıllarda okulda zorbalığa uğradığım için utandığımı sandım. Ta ki 36 yaşına kadar bundan bir haber yaşadım, ne zaman ki oğlum disleksi ile değerlendirildi, o an bana da yüksek ihtimal disleksi olduğumu söyledi doktor.
Ben her zaman matematikte kötüydüm ve çarpım tablosunu hiçbir zaman tam anlamıyla ezberleyemedim. Sıkça ülke değiştirmekten kaynaklandığını sanıyorum. Her şeyin bir açıklaması var gibi görünüyordu, ama hiçbir zaman okul hayatım boyunca değerlendirmedim.
Akademik hayatım boyunca, her zaman bir şeylerin yanlış gittiğini fark ediyordum ama sorunun ne olduğunu bir türlü anlayamıyorum . Kalabalığın önünde konuşmama yardımcı olabilmesi için yüksek lisansım sırasında terapi aldım ve çok işe yaradı. Mantığıma bir şeyi oturttuğum zaman beni tutmak zor.
Yıllar sonra konuşmalar yaptım, birçok personel yetiştirdim ve bugünlerde kendi atölyelerimi yönetiyorum, yaşam koçluğu ve kendi yarattığım program ile insanların hayatına katkıda bulunuyorum.
Yeni bir isim veya daha önce duymadığım bir kelimeyi, bir resimle veya başka bir kelimeyle eşleştirmediğim sürece ezberlemek hala zor. Ama bunu yıllar içinde yapmayı öğrendim. Eskiden isimlerle berbat olduğumu söylerdim. Kariyerim boyunca her zaman bir e-posta yazdığım, broşür tasarladığım veya bir duyuru hazırladığımda yazdığımı her zaman kontrol ederdim ve hala da ediyorum.
Türkçe'de de'ler da'ları ayrı mı birleşik, bazı kelimeler ayrı mı birleşik mi öğrensem de bazen hala şaşırıyorum. Belki de imla hatasını dalga geçerek düzelttiğiniz insanlar disleksidir hiç düşündünüz mü? Bu konuda çok güzel eğitici sosyal medya postları olsa da hata yapanları yerden yere vuran postlar da çok gördüm.
Sık sık dikkatim dağılıyor, bazı şeylere öncelik vermekte zorlanıyorum. Bu yüzden kendim için bir sistem oluşturdum. Bu yüzden rutinlerimi ve ritüellerimi çok seviyorum. Her zaman çok not aldım ve alıyorum ta üniversiteden beri.
Farklıyım, eşsiz ve biriciğim. Herkesin beni anlaması gerekmiyor anlamıyorsa sorun yok, anlayan da bir çok kişi var.
Yaratıcıyım, çok yazıyorum, harika fikirlerim var ve bunları insanların kullanabileceği programlara dönüştürüyorum.
Ben dislektik bir çocuğun bekar bir annesiyim, birlikte yaratıcıyız ve çok eğleniyoruz. Onun zorluklarını ve yaşadığı korkuları anlıyorum ve aynı yoldan ben de geçtim ve geçiyorum halen. Bazen çok zorlansam da empati kurmam çok rahat oluyor.
Kendimi kucaklayarak kendimi olduğum gibi sevmeyi öğrendim. Şimdi, bu sevgiyi oğluma ve insanlara kendilerini sevmelerini ve kendi benliklerini olduğu gibi kucaklamalarını hatırlatarak paylaşıyorum.
Böylece herkes kendini severek özgürlüğe kavuşabilir.
Size bu postu iletmek için bu yazıda yirminin üzerinde hata düzeltmem gerekti, ama sorun değil, kalbimden geldiğini biliyorum ve onu yönlendirmek ve onunla zarif bir şekilde yaşamak için araçlarım olduğunu biliyorum.
Ben disleksiyim ve bunu tüm kalbimle kucaklıyorum.